-
1 demir gibi
а) кре́пкий, желе́зный; как стальб) окочене́лый, засты́вший от хо́лода -
2 demir gibi
adj. healthy, strong, iron, ferreous -
3 demir gibi
strong, tough, cast-iron -
4 demir gibi şeyler kazımak
verotin -
5 demir gibi şeyleri kazımak
rêşkirin -
6 demir
demir Eisen n; Ketten f/pl, Fesseln f/pl; MAR Anker m; am Schuh Eisenplättchen n; eiserne(r) Teil; Eisen-, eisern;demir almak den Anker lichten;demir atmak Anker werfen;demir eritme fırını Hochofen m;demir gibi fig eisern;demir leblebi fig harte Nuss;demirde yatmak vor Anker liegen -
7 demir
желе́зо (с) я́корь (м)* * *1.1) желе́зоdemir bileşikleri — желе́зные спла́вы
demir boku — [желе́зный] шлак; ока́лина
demir cevheri — желе́зная руда́
demir dökümü — чугу́нное литьё
demir tozu — желе́зные опи́лки
demir ve çelik fabrikası — металлурги́ческий заво́д
ak dökülmüş demir — ко́вкое желе́зо
dökme demir — чугу́н
köşebent demir — углово́е желе́зо
lama / saç demir — листово́е желе́зо
2) мор. я́корьdemir almak — сня́ться с я́коря
demir atmak — а) броса́ть я́корь; б) перен. броса́ть я́корь; обоснова́ться где-л. на дли́тельное вре́мя
demir kaldırmak — снима́ться с я́коря, поднима́ть я́корь
demir resmi — я́корный сбор
demir taramak — дрейфова́ть ( при отданном якоре)
demir üzerinde — гото́вый к отплы́тию, сня́тый с я́коря
demirde yatmak — стоя́ть на я́коре
demir yeri — ме́сто стоя́нки судо́в ( на якоре)
3) дета́ль из желе́заpencere demiri — око́нная скоба́
ocak demiri — печна́я задви́жка
4) разг. око́вы, кандалы́2.demire vurmak — закова́ть в кандалы́
желе́зныйdemir kapı — желе́зная дверь
demir masa — желе́зный стол
demir parmaklık — желе́зная решётка
••demir tavında, dilber çağında — посл. вся́кому о́вощу своё вре́мя
demir tavında dövülür — посл. куй желе́зо, пока́ горячо́
-
8 demir
1. iron. 2. made of iron. 3. the iron part of anything. 4. naut. anchor. 5. bar (of a door). 6. grille (of a window). 7. iron piece at the toe or heel of a shoe. - almak naut. to weigh anchor. - atmak 1. naut. to cast anchor, anchor. 2. to overstay one´s welcome. - boku iron slag. - dövmek to work iron. - gibi 1. strong, tough (material). 2. strong, powerful. 3. very cold, icy (water, hands, feet). - leblebi 1. impossible task. 2. man of steel. - pası 1. rust. 2. rust color. - resmi naut. fee for anchoring, anchorage. - taramak naut. to drag its anchor. - tavında dövülür. proverb Strike while the iron is hot. - tozu iron filings. - üzerinde naut. with its anchor weighed. -e vurmak /ı/ to put (someone) in chains. - yeri naut. anchorage, anchorage ground. -
9 железный
demir; demir gibi* * *1) demir °желе́зная руда́ — demir cevheri
желе́зные опи́лки — demir eğintisi
желе́зный лом — hurda demir
2) demirжеле́зная дверь — demir kapı
желе́зная пе́чка — saç soba
3) перен. demir gibi; çelikжеле́зная во́ля — demir gibi irade
желе́зная дисципли́на — çelik disiplin
у него́ желе́зное здоро́вье — demir gibi sağlamdır
••желе́зный век — археол. demir çağı
желе́зная доро́га — demiryolu
желе́зное де́рево — археол., бот. demirağacı
-
10 iron
adj. demir, demirden yapılmış, demir gibi, sapasağlam, turp gibi, sıkı, güçlü, sert————————n. demir, ütü, golf sopası, zincir, güç————————v. ütülemek, demir kaplamak, zincire vurmak, prangalamak* * *1. ütüle (v.) 2. demir (n.)* * *1. noun1) (( also adjective) (of) an element that is the most common metal, is very hard, and is widely used for making tools etc: Steel is made from iron; The ground is as hard as iron; iron railings; iron determination (= very strong determination).) demir2) (a flat-bottomed instrument that is heated up and used for smoothing clothes etc: I've burnt a hole in my dress with the iron.) ütü3) (a type of golf-club.) maden uçlu golf sopası2. verb(to smooth (clothes etc) with an iron: This dress needs to be ironed; I've been ironing all afternoon.) ütü yapmak- ironing- irons
- ironing-board
- ironmonger
- ironmongery
- have several, too many irons in the fire
- iron out
- strike while the iron is hot -
11 fer
n m1 métal demir [de'miɾ]2 fer forgé dövme demir◊Il a une santé de fer. — O demir gibi sağlıklıdır.
4 fer à repasser ütü5 fer à cheval at nalı -
12 стальной
-
13 твердокаменный
( непоколебимый) demir gibi, çelikтвердока́менная во́ля — demir gibi irade
се́рдце у него́ твердока́менное — taş yüreklidir
-
14 fit as a fiddle
turp gibi, sapasağlam, demir gibi, keyifli, neşeli -
15 fit as a fiddle
turp gibi, sapasağlam, demir gibi, keyifli, neşeli -
16 cast-iron
1) (made of cast iron: a cast-iron frying-pan.) dökme (demirden yapılmış)2) (very strong: cast-iron muscles.) güçlü, demir gibi -
17 healthy
adj. sağlıklı, sağlığa yarar, sağlığa yararlı, kuvvetli, yararlı, sağlam, büyük, önemli, demir gibi* * *sağlıklı* * *1) ((generally) having good health: I'm rarely ill - I'm really a very healthy person; My bank balance is healthier now than it used to be.) sağlıklı, sıhhatli2) (causing or helping to produce good health: a healthy climate.) sağlığa yararlı3) (resulting from good health: a healthy appetite.) sağlıklı, olumlu4) (showing a sensible concern for one's own well-being etc: He shows a healthy respect for the law.) yapıcı, iyi -
18 strong
adj. güçlü, ağır, demir gibi, kuvvetli, sağlam, sert, şiddetli, keskin, alkollü, kıvrak, yetenekli, istekli, istikrarlı, iradeli, koyu, gür————————adv. güçlü olarak, kuvvetle, şiddetle* * *kuvvetli* * *[stroŋ]1) (firm, sound, or powerful, and therefore not easily broken, destroyed, attacked, defeated, resisted, or affected by weariness, illness etc: strong furniture; a strong castle; a strong wind; She's a strong swimmer; He has a very strong will/personality; He has never been very strong (= healthy); He is not strong enough to lift that heavy table.) kuvvetli, sağlam, dayanıklı2) (very noticeable; very intense: a strong colour; a strong smell.) ağır, keskin, koyu3) (containing a large amount of the flavouring ingredient: strong tea.) koyu, sert4) ((of a group, force etc) numbering a particular amount: An army 20,000 strong was advancing towards the town.)... kişilik,... kişiden oluşan•- strongly- strength
- strengthen
- strongbox
- strong drink
- stronghold
- strong language
- strong-minded
- strong point
- strongroom
- on the strength of -
19 ferreous
adj. demirli, demir gibi -
20 ferreous
adj. demirli, demir gibi
- 1
- 2
См. также в других словарях:
demir gibi — 1) çok sağlam Ben akide yemedim, gönlümde yumuşaklık yok, midem demir gibi. H. R. Gürpınar 2) çok güçlü, çok kuvvetli Demir gibi kolları vardı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
demir — is., kim. 1) Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe) 2) sf. Bu elementten… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çelik gibi — zayıf fakat güçlü (vücut) Çelik ve demir vücuduyla hassas bir sporcuya benziyordu. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
KALB-İ ÂHENİN — Demir gibi metin ve sağlam olan kalb … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
demirleşmek — nsz 1) Demir durumuna gelmek 2) mec. Demir gibi sağlam duruma gelmek Duvarlar simsiyah kesildi, kapılar demirleştiler. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
AHEN-DEST — f. Demir elli, eli demir gibi olan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
demirsi — sf. Demiri andıran, demire benzeyen, demir gibi, demirimsi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kupkuru — sf. 1) Çok kuru Ağaçlar çıplak, demir gibi kaskatı ve kupkuru. P. Safa 2) mec. Belirgin, net Kazanç, her yerde kupkuru, dümdüz, apaçık menfaattir. F. R. Atay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kupkuru etmek kupkuru kesilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
saçmak — i, ar 1) Bir şeyi ortalığa dağıtmak, dökmek Oraya birikmiş sulara basarak çamurları etrafa saçtı. M. Ş. Esendal 2) Işık ve ısı yaymak Büyümüş gözler örste dövülen kızgın demir gibi kıvılcımlar saçtı. R. N. Güntekin 3) mec. Belli bir görüşü,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
âhenîn — (F.) [ ﻦﻴﻨهﺁ ] 1. demirden. 2. demir gibi … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
Sertab Erener — Demir Demirkan Sertab Erener (* 4. Dezember 1964 in Istanbul) ist eine der erfolgreichsten Künstlerinnen der türkischen Popmusik. Inhaltsverzeichnis … Deutsch Wikipedia